Değerli kardeşimiz,

Hayır şart değildir, miras bırakmayan günah işlmeiş olmaz.

Tasarruf ehliyetine sahip olan bir kimse hayatta iken sahip olduğu malları üzerinde sefahet derecesine varmadıkça istediği gibi tasarrufta bulunabilir. Eşi ve çocuklarının buna müdahalede bulunma hakkı yoktur. (Mevsıli, el-İhtiyar, Beyrut 1999, 5/435)

Bununla birlikte çocuklarının muhtaç duruma düşmemesi için tasarruflarında tedbirli olması da Hz. Peygamber (asm) tarafından tavsiye edilmiştir:

Hz. Sad anlatıyor: Ölümcül bir hastalık içindeydim. Hz. Peygamber (asm) Veda Haccı esnasında beni halimi hatırımı sormaya geldi.

Dedim: Ey Allah’ın resulü! Durumumu görüyorsun ve ben mal sahibi bir kimseyim, bana varis olacak bir tek kızım vardır. Acaba malımın üçte ikisini sadaka versem olur mu?

“Hayır!” dedi.

“Peki ya yarısını versem” dedim

“O da olmaz; üçte biri bile fazladır” diye buyurdu. Ve şunu ilave etti:

“Varislerini zenginler olarak bırakman, halka ihtiyaçları için el açan fakirler olarak bırakmandan, daha hayırlıdır.” (Buhâri, Vesâyâ, 2, 3, Ferâiz, 6; Müslim, Vesâyâ, 5)

Özetle, bir kimse sahip olduğu malların tamamını kendisine varis olmayan yabancı birisine bağışlarsa, hibe işlemi geçerlidir ve bunun geçerli olmadığına dair herhangi bir tartışma yoktur.

Ancak, varislerini de düşünmesi ve bir kısmını onlara bırakması daha uygundur.

Kişi vefatından sonrası için vasiyet yoluyla tasarrufta bulunmak isterse, varislere vasiyet geçersizdir, varis olmayanlara ise malının üçte birini aşmayacak şekilde tasarruf yapabilir. (Buhârî, Vesâyâ 3; Mevsılî, el-İhtiyâr, Beyrut 1999, V, 522)

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet