Hicretten sonra, bazı sahabelerin hanımlarını boşayıp hicret etmiş diğer bir sahabe ile evlendirmek istemesi doğru mudur?
Değerli kardeşimiz,
Muhacirler, malını mülkünü bırakıp Medine’ye hicret etmişlerdi. Hicretten sonra Peygamber Efendimiz (asm) muhacirlerle ensarı kardeş yapmıştı. Bu kardeşlik mal paylaşımını da kapsayacak bir fedakarlığı içermektedir.
Sa’d b. Rabî ile Abdurrahman b. Avf arasında tesis edilen kardeşlik neticesinde Sa’d b. Rabî sadece mal paylaşımıyla yetinmemiş, Abdurrahman b. Avf‘ın kabul etmesi halinde eşlerinden birisini boşayarak onunla evlenmesi teklifinde bulunmuştur. Buna dair rivayetler şöyledir:
Hz. Enes’ten gelen hadisin tamamı şöyledir:
“Peygamberimiz (a.s.m) Abdurrahman b. Avf ile Sa’d b. Rabî arasında kardeşlik etti. Sa’d’ın iki hanımı vardı. Abdurrahman’a malını ve eşlerini kendisiyle paylaşmak istediğini söyledi, fakat Abdurrahman ‘Allah aileni ve malını sana mübarek kılsın, siz bana çarşı-pazarın yolunu gösterin.’ diyerek bu teklifi reddeti.”(Buharî, Nikah, 7; İbn Kesir, es-Sîre, 2/327; Uyunu’l-eser, 1/268).
Bizzat Abdurrahman b. Avf’dan nakledilen rivayette ise şu ifadelere yer verilmiştir: Abdurrahman anlatıyor;
“Biz Medine’ye vardığımızda Resulullah (a.s.m) benimle Sa’d b.Rabî arasında kardeşlik tesis etti. Bunun üzerine Sa’d bana: ‘Ben Ensar arasında malı en çok olan kimseyim. Malımın yarısını sana vereceğim. Bak iki eşimden hangisini beğenirsen onu boşarım, iddet süresi bitince onunla evlenirsin.’ dedi. Ben:‘Benim buna ihtiyacım yoktur, ticaretin yapıldığı bir pazar var mı?’ deyince, Sa’d ‘Kaynuka çarşısı/pazarının olduğunu.’söyledi. (Buharî, Buyu, 1).
Bu rivayetler hadis kriterleri bakımından sahihtir. Özellikle Buharî’de yer alması önemlidir.
Bir insanın hanımını boşayıp başkasıyla nikahlandırmak istemesi, içinde yaşadığımız kültür açısından insanı hayrette bırakacak bir hadise olarak görülmektedir. Ancak özellikle dönemin kültürü ve değerleri açısından değerlendirildiği zaman, Sa’d b.Rabî’nin bu teklifte bulunması sahabelerin birbirine olan bağlılığın ifadesidir.
Bu olay Ensarın-Muhacir kardeşlerine ne kadar değer verdiğini ve İslam’ın getirdiği kardeşliğin boyutunu ifade etmek için de bir örnektir.
Bu olay kadın hakları açısından sorunlu bir fedakarlık olarak görülmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki henüz müslüman olan bir kişinin eski alışkanlıklarından ve kültürel değerlerinden bir anda vazgeçip dönüşmesi mümkün değildir. Evlilikte kadının rızasının alınması ilkesinin topluma benimsetilmesi yıllar içerisinde gerçekleşecek bir olgudur. (bkz. İbn Hacer, Fethu’l-bari, IX/117,335). Kaldıki erkeğin bu konudaki gayretine bakmak daha önceliklidir. Zira bir erkeğin gayretini, namusunu Allah rızası için -meşru bir yolla- terk etmesi ve iman kardeşliğiyle kardeş olduğu bir kimse için bu fedakârlığı göstermesi, takdire şayan bir kahramanlıktır. Bu olay sahabenin Allah yolunda nasıl feragat ve fedakârlık gösterdiklerinin de bir canlı örneğidir.
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet