Değerli kardeşimiz,

– Borç vermek, verilen bir malın borçlu tarafından tekrar sahibine iade edilmesi muamelesinin adıdır.

“Allah’a borç / ödünç” vermekten maksat da Allah yolunda harcanan bir malın (kat kat fazlasıyla) sahibine geri verilmesidir.

Her iki durumda da verilen malın sahibine geri iade edilmesi ortak paydasından dolayı “kard / borç / ödünç” adı verilmiştir.

Bir insana borç veren kimse, zamanı geldiğinde verdiği malının tekrar geri verileceğini bildiği gibi, Allah’a borç veren kimse dünyada Allah yolunda harcadığı malının hatta kat kat fazlasıyla ahirette kendisine iade edileceğine iman etmektedir. (Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

“Kimdir o yiğit ki Allah’a güzelce ödünç verir, Allah da onun verdiğinin mükâfatını kat kat artırır. Allah rızkı kısar da,, bollaştırır da. Zaten hepiniz döndürülüp O’na götürüleceksiniz.”(Bakara, 2/245)

mealindeki ayette özellikle Allah yolunda savaşan askerlere yapılan maddi yardıma teşvik edilmiştir. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

Bu açıdan konuya baktığımızda verilen zekâtlar da diğer sadakalar gibi “Allah’a verilen borç” hanesine yazılır. Çünkü, Zekât verilen sınıfların Allah yolunda cihad eden askerler gelir.

– Bazı alimlere göre “Allah’a borç vermek” mali imkânlarla olduğu gibi, kişinin bedeniyle çalışmasıyla da olur. (Zemahşeri, ilgili ayetin tefsiri)

Demek ki, maddi imkânlarla Allah yolunda -maddi ve manevi olarak- cihad edenlere yardım etmek Allah’a ödünç vermek olduğu gibi, bizzat bu cihad işlerinde görev alıp hizmet etmek de Allah’a ödünç vermek manasına gelir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet